Yas tutan kişi yasını, acılarını anlatırken konunun odak noktasını kendimize, kendi yaşadığımız zorluklara çevirmeyi içerir. Bu otopilot tutum yas tutan insandan iyileşmek için ihtiyacı olan görülme, duyulma arzusunu çalmaktır. Eşlik ederken bu istemsiz olarak kendi acılarımızı da masaya dökme tutumu için doğru zaman değildir. Kendi sorunlarımızı o anlığına bir kenara bırakıp şefkatle o kişiyi dinlemek, duymak, eşlik etmek insani görevimizdir. Yas tutan kişiyi dinlerken mevzu, biz ve bizim acılarımız değildir. O an sadece o kişinin acısı vardır. Anlatılan acının başka acılara kıyasla büyük ya da küçük olduğunun analizini yapmak hiç iyi değildir. Yas tutan kişiyi dinlerken mevzu, yas tutan insana akıl, tavsiye vermek hiç değildir. Başkalarının acılarını diyaloğa getirip senin yaşadıkların X kişisinin yaşadıkları yanında ne ki? demek, kıyaslamak da değildir. Tek yapmamız gereken gerçekten mevcudiyetimizi yas tutan kişiye armağan etmek olabilir. Ona yanında olduğumuzu hissettirmek olabilir. Anlatılanların getirdiği zorlayıcı duygularla sessizlik içinde o kişiyle kalabilmeyi içerir. Bu yüzden kendi kalp-zihin (citta) ile çalışmayı öğrenmemiz değerlidir. Kendi yaşadığı zorluklara tolere edebilen, şefkat ile bakabilen bir insan başkasının yası karşısında da aynı şefkatli tutumu sergileyebilir. İşte bu yüzden mevzu her zaman önce kendimizle çalışmakla başlar.